sonbahar

biri kanadı kırılmış bir devrimci, öteki kirletilmiş bir gürcü fahişe.. birinin hayalleri ötekinin yolları üzerine devrilmiş:
"sen şimdiki zamanda yaşamıyorsun sanki. rus romanlarından kaçmış gibisin... yusuf, ne düşünüyorum biliyor musun? keşke herşeyi geride bırakıp uzun bir yolculuğa çıkabilseydik seninle.."


elka ve yusuf arasındaki şefkat ve şehvetin bu kadar birebir ve tutkulu anlatımı, mesneviden bir hikayeyi anımsattı bana.. tutunamayanların hikayesi:
"bir gün, bir bilge, kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar, yol kenarında. hayli merak eder, bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir yabancıyı kendi kardeşlerine yeğlediklerini. biri karga, biri leylek... o kadar farklıdır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle. yaklaşır ve merakla inceler kuşları. ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar. o zaman anlar ki, birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber yaşamaları beklenenlerin yanında tutunamayanlar. o zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan. topal kuşlar birbirlerinin arızalarını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine. en sahici birliktelikler ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir, uçar. ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran."

1 benim de söyleyeceklerim var:

pecuchet dedi ki...

olm bu yazıyı filmden daha çok sevdim.

Yorum Gönder

Back to Home Back to Top yağmur sonrası... Theme ligneous by pure-essence.net. Bloggerized by Chica Blogger.