she was married to the bosphorus
cashback
gece uyanmış anneler!
küçük harf kullanım deklarasyonu!
attila ilhan'ın fransız şair apollinaire’ın şiiriyle tanışması onu imgeye yaklaştırmış ve küçük harfle ve noktalama işareti kullanmadan yazma tekniğini denemesine ön ayak olmuş..
"esmer güzeli necla'nın baktıkça 'bayıldım' dediği gökyüzü
işte ben bunu mutlak yazmalıyım dedim
karanlıkta dünyayı bir bir hatırlamak
ben yeter dedikçe şehirlerin güzelleşmesi
bir anda kendi kendime bulduğum mutlu gerçek
bir kadın var beni onun iki eli, iki gözü kurtarır yaşamamaktan
öyle hoşlanırım ki onunla yatmaktan utanırım artık
sabahları acıkmayı ondan öğrendim"
the show must go on
ben freddie mercury, gerçek adım farrokh bulsara'dır... 1946 yılında o zamanlar bir ingiliz kolonisi olan zanzibar adasında doğdum.. atalarım zerdüştmüş.. çocukluğumun büyük bir kısmı hindistan’da geçti.. zanzibar'da çıkan 1964
kendimi bulduğum gün bir yıldız olduğumu anlamıştım.. şu zamanın o zamandan tek farkı artık bunu diğer insanların da kabullenmiş olduğu gerçeğidir.. ben sadece bir müzik orospusuyum ve bir nergis kadar gayim.. dişlek olmamdan hoşlanmıyorum, onları yaptıracağım.. onun dışında mükemmelim.. ama yine de her sabah uyandığımda ilk yaptığım şey kafamı kaşıyıp bugün kiminle seks yapacağımı düşünmek oluyor.. bok gibi param olmasına rağmen kendimle fazla ilgilenmem, kendimle eğlenmeyi severim, üstüme başıma çok fazla önem vermem, zaten verseydim bunları giyiyor olmazdım.. siz normal insanlar gibi sık sık duş almam, şampuan kullanmam.. saçım çok kirlendiği zaman kafamı ilk bulduğum çeşmenin altına sokar ve kurulanırım..
hayatıma giren üç gerçek aşk vardır: seks, müzik ve mary austin.. iyi bir aşık olabilirim ama tüm bu yaşanmışlıkların nihayetinde kimse için iyi bir partner olamadım.. aşklarım hep tehlikeliydi, fakat kim aşkının güvenli olmasını ister ki.. seks hayatımdaki tercihlerim konusunda yakın arkadaşım elton john beni hiç anlayamayacak.. bütün o orgyleri morgyleri bırakmamı aksi takdirde aidsten öleceğimi düşünüyor.. bu endişelerine gülüp geçiyorum: atın ölümü arpadan olsun canım! goethe’nin faust’unda dediği gibi hakikatin gücüyle yaşarken ben evreni keşfediyorum.. müzik, ruhumun her bir zerresinde yaşadığım tanrı’nın bahşettiği iki mükafattan biridir.. bu sanat öyle girift bir yapıya sahip ki utangaç bir sanat okulu öğrencisini, dünyanın en karizmatik rock yıldızına dönüştürebiliyor.. diğer mükafatım ise mary austin, o yüce kadın.. gözlerinin derinliklerinde haykırışlarımı, tutkularımı, hayallerimi ve ölümü görebildiğim tek insan..
ve ben, soyadı yunan mitolojisinde savaş tanrısı anlamına gelen müzik tanrısı, şu an rio sokaklarında rolls royce arabamla konsere yetişmeye çabalarken onun için gözyaşı döküyorum.. salya sümük bağıra çağıra “love kills” derken aşık olduğum kadının bana kızıp küsmesine lanet ediyorum.. yüz binler beni bekliyor ama ben onların arasına sıkışıp kalmış bir çocuk gibi bunalıyorum.. dünyadaki her şeye sahip olacak gücün olduğu halde hala en yalnız adam olabilirsin.. ve bu yalnızlığın en kötüsüdür..
belki beni kimse anlamayacak, belki arkamdan ahlaksızın tekiydi diyecekler.. hiçbiri umrumda değil.. bana en çok dokunacak olan onca gücüne rağmen bir kadını elinde tutamadı ve onu terk etti demeleri olur.. hiçbir erkeği mary’yi sevdiğim gibi sevemeyeceğim ama onu bırakıyorum.. şimdi konser alanındayım, sahneye çıkıyorum.. yüz binlerin çığlıkları kulağımı çınlatıyor.. ben ve yüz binler bu şarkıyı senin için söylüyoruz mary!
love of my life you've hurt me
you've broken my heart and now you leave me
love of my life can't you see
bring it back…